GLASUVA NA POMAČİ ......POMAK HALKININ SESİ
Uye olarak desteklerimizi sunalim.

Join the forum, it's quick and easy

GLASUVA NA POMAČİ ......POMAK HALKININ SESİ
Uye olarak desteklerimizi sunalim.
GLASUVA NA POMAČİ ......POMAK HALKININ SESİ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Büyüyünce Ne Olacaksınız ???

Aşağa gitmek

Büyüyünce Ne Olacaksınız ??? Empty Büyüyünce Ne Olacaksınız ???

Mesaj tarafından pomaklar.com Ptsi Eyl. 17, 2007 8:09 am

Büyüyünce Ne Olacaksın?


Büyüyünce Ne Olacaksınız ??? 5000000001552376

Büyüyünce Ne Olacaksınız ??? Cocuk-NeOlacak

Çocukken hep bu soruyu sorarlar. Sanki, "ne olacağımız" kendi elimizdeymiş gibi... Kaç çocuk acaba düşlerinde istediği gibi oldu?

Üstelik bize o soruyu sorarken almak istedikleri cevap da bellidir genellikle. Doktor olacam, mühendis olacam, subay olacam cevaplarını duymak isterler bizden. Çocuk ufkumuz daha küçükken, küçücükken daraltılmıştır alabildiğince. Alternatifler bir elin parmaklarını bile geçmez çoğunlukla.
Ne olmak istediğimiz sadece şu veya bu meslekten –ve elbette çok para getiren bir meslekten– olmayla sınırlandırılmıştır.
Acaba kaç çocuk küçükken kapkaççı olacağım dedi. Kaç çocuk tamirci çırağı olmayı kendi istedi? Kaç kız çocuğu ben büyüyünce overlokçu olacağım demişti acaba ve kaç kız çocuğu "büyüyünce ne olacaksın?" diyenlere "ben hayat kadını olacağım" cevabını verdi?!
*
Büyüyünce ne olacağımız sorusu, soruyu kimse bize sormasa da, yaşımız 20'lere gelinceye kadar hep önümüzde durur. Beynimize bir çengelle asılı gibidir adeta. Kaçınılmaz ve gelecek dediğimiz şeyi belirleyen bir sorudur ki cevaplamaktan kaçınılabilemez.
Bu soruyu kendimize sorduğumuzda hayata anlamını veren temelleri aramaya başlarız. Yani, bu arama bir yanıyla da yaşama amacımızı aramaktır. Üzerine düşündüğümüz şey geleceğimizdir.
Herkesin, bir şekilde empoze edilmiş hayalleri, idealleri vardır. Lisedeyken üniversiteye gitmek, üniversiteye gidip doktor, mühendis olmak ister. Üniversitedeyken iş bulmayı hedefler. Çıraksa usta olmayı ister. Ücretli, işin sahibi olmayı ister... Ve her halükârda bir ev, bir araba, bir eş ve çocuklar süsler hayalleri.
Her insanın bunları düşünmesi, bir yerde doğaldır. İnsanın doktor olmayı, avukat olmayı veya usta olmayı istemesinde de bir kötülük yok.... Ama birinci mesele bunların nasıl olacağı noktasında çıkar. Ülkemizde bu masum istemlerin gerçekleştirilmesi hiç kolay değildir. Haydi bunlara ulaşıldı diyelim.
Mesele "insanın geleceğini belirlemek" olduğunda, bu da pek fazla bir şey ifade etmez. Doktor da olsan, avukat da, usta da olsan, mühendis de olsan pek bir şey değişmez. Çünkü, "büyüyünce ne olacaksın?" sorusunda temel mesele bir mesleği seçmekte değil, kime hizmet edeceğine karar vermektedir. Diyelim doktor oldun, nasıl bir doktor olacaksın? "Beslenme yetersizliği"nden verem olana "et, süt, bal ye" diyen cinsinden mi? İşkenceden çıkmış insanlara "sağlam" raporu verenlerden mi? Yoksa bir sağlık ocağında oraya halkın gözünü boyamak için oturtulduğunu bile bile, teşhislerinin "Allah kerim" olduğunu bile bile "halka hizmet ediyorum" diye kendini kandırarak mı yapacaksın doktorluğu? Bir fabrikada işçilik kaptın; üç kuruş alıp "yarabbi şükür" diyerek mi kazanacaksın ekmeğini? Ustabaşı oldun, patrona işçileri mi gammazlayacaksın bir maaş ikramiye almak için... Haydi diyelim mühendis oldun. Rüşvetin, üçkağıtçılığın, yalakalığın envai çeşidinin ortasında kapılan ihalelere, çalınan malzemelere göz mü yumacaksın?... Diyelim devlet dairesindesin. Amirin kölesi, gelen vatandaşın padişahı mı olacaksın?... "Ye kürküm ye" diyenlerden mi olacaksın? "Devletin malı deniz, yemeyen domuz" mu diyeceksin yoksa?
Uzun lafın kısası her ne olursak olalım hayatın bir gerçekliği var. Hayatın içinde ezenler ve ezilenler, sömürenler ve sömürülenler var. Sistem bu çelişki üzerine kurulmuş. Hangi meslekten olunursa olunsun, bu çelişkinin bir yanında olarak verilir çocukluğun en temel sorusuna cevap... Sorunun cevabı, hayatın anlamını da verir bize. Hayatın içinde tutulan saftadır o anlam.
*
Evet sevgili çocuklar, ne olacaksınız büyüyünce? Hayatın hangi yanında duracaksınız?..
Cevabından kaçınamayacağınız soru bu. Zaten kaçmak da gerekmiyor, tersine üzerine gidip ne kadar tez elden verilirse bu cevap, o kadar iyidir... Gençliğin en olumlu özelliğinden birisidir sorular sorması. Soru sormak kendine söylenen her şeyi olduğu gibi kabul etmemektir. Soru sormak, gerçeği, doğruyu aramaktır. Gençlik, henüz düzenin rüşvet, dolandırıcılık, soysuzluk, yolsuzluk batağına batmamış olduğu için soru sormaya cesaret edebilendir. Bu düzen de bunun için gençlikten korkar. Gençliği serserileştirmeye, gününü gün eden, sorulardan ve cevaplardan hoşlanmayan sorumsuz bir güruha dönüştürmeye çalışır. Her şey gençliği politikadan uzak tutmak üzere şekillendirilmiştir. Gençlerin düşünmesinin de, düşüncelerini ifade etmesinin de önüne onlarca engel dikilmiştir.
Önümüze birkaç genç modeli konulmuştur. "Yuppie" derler kimine, kimine başka bir şey..
Her şey, "gelecekte çok daha fazla kazanma" üzerine programlanır. Felsefesi "bu memleketi sen mi kurtaracan ya" düşüncesi üzerine kurulmuştur. Bencildir ve bunu akıllılık sayar. Halkına yabancılaşmayı, özgürlük sanır. Hayatta her şeyi yapmış olmak, "kendisi" için yaşamak adına tam bir ahlâki çöküşü ve insanlıktan uzaklaşmayı yaşar. Hırslıdır ve hırsı aynı zamanda da kendine zarar verir. Bu yaşam tarzı büyük bir tatminsizliğin ve boşluğun da kapısını açar.
Kimi zaman markalı kotlar, ayakkabılar "özgürlük"tür; kimi zaman yırtık-pırtık giysiler... Sorsanız "kendi istediği gibi yaşıyor, istediği gibi giyiniyor"dur. Oysa nasıl yaşayayım sorusuna cevabı veren kendi değildir; verilmiş cevapların basit bir taklitçisidir o yalnızca. İsteklerinin, zevklerinin sınırını başka birileri çizmiştir.
Ne safı, ne tavırı, ne tarafı... etliye-sütlüye karışmayın der ona görünmeyen bir ses. Ondan beklenen tek şey yaşadığı ve tanık olduğu bütün eşitsizlikleri görmezden gelmesidir. Kendini kurtarmak için kişiliğini, onurunu her gün parça parça pazarlamaya zorlanır. Hem de hiç farkında bile olmaksızın.... Kendini pazarlamak kariyer yapmak diye masumlaştırılarak hem de... Bunlar meziyet diye belletilir. Gençliğin saf, temiz yanı böylece adım adım kirletilir. Sorulması gereken sorulardan ve olması gereken cevaplardan böyle uzaklaştırılır.
Büyük idealleri sırtlamaya aday bir toplumsal kesim, böyle böyle etkisizleştirilir. Gençlik kendi gücünün farkına varamaz hale gelir.
Evet, işte böyle gençler. Çok büyük yükleri, çok büyük misyonları omuzlayabiliriz. Ancak omuzlarımızın güçlenmeye ihtiyacı var. Doğru bir hayat yaşamak için doğru sorularımız ve doğru cevaplarımız olmalı. Doğrularla buluşmak, ilk adımda bize sunulan modelleri, kalıpları reddetmekten geçiyor. Ve elbette gençler şunu da bilmeli ki; düzenin sunduğu cevapları kabul ettiğinizde sizin sırtınızı pışpışlayanlar, mesela halk, bağımsızlık, özgürlük, adalet, eşitlik, onur demeye başladığınızda size gül demetleri ikram etmeyeceklerdir.
Bu ülkede güzel şeyleri savunmanın, güzel işler yapmanın, zalimin ve soyguncunun tekerine çomak sokmanın bedeli baskılardır.
Bu ülkenin toptan bir temizliğe ihtiyacı var. Her şeyin yıkılıp, büyük bir güçle, yeniden yapılmasına ihtiyaç var. Bu düzen sağından-solundan törpülemelerle düzelme aşamasını çoktan geçmiş, artık dikiş tutmayacak hale gelmiş.
Düzenin dayattığı her şeyin üstüne büyük bir saflık ve cesaretle yürüyerek, her şeyi sorgulayarak, her şeyi değiştirecek gücün kendimizde olduğunu bilerek çıkalım meydana. Cahil bırakılmış kimsenin olmadığı bir ülke yaratacağız. Bize işsizlik korkusuyla onursuzluğa boyun eğmek dayatılıyor. Öyle ise, "ilk işimiz" bize onursuzluğu dayatan bu düzeni değiştirmek olsun.
Bize düşünmeyen, sorgulamayan insanlar olmak dayatılıyor. Düşünecek ve doğruları bulacağız. Bizi düşündüklerini savunamayan insanlar haline getirmeye çalışıyorlar. Düşünecek, doğruları bulacak ve onları cesaretle savunacağız. Bize reva görebilecekleri her türlü aşağılık baskıdan yılmamak için de omuzlarımızın güçlenmeye ihtiyacı var... Çünkü büyük idealler, güçlü omuzlar ve cesur yürekler ve namuslu beyinlerle savunulur. Bize aşağılık asalak ve korkakça bir yaşamı dayatanların karşısında Kahramanlar gibi bir Kahraman olarak çıkmak var şu hayatta. Hayatımızı gerçek anlamına kavuşturup, "Neslime armağanımdır" demek var.
(alıntı)
pomaklar.com
pomaklar.com
Admin
Admin

Erkek
Mesaj Sayısı : 1529
Yaş : 51
Yaşadığınız Yer - Doğum yeri : Pomakistan
İşiniz : Yazar,araştırmacı),Siyaset
Ad Soyad & İme Prezime : Pomaklar.com
Tesekkur : 42
Puan : 1647
Kayıt tarihi : 27/05/07

Character sheet
Blog: test

http://pomaknews.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz