GLASUVA NA POMAČİ ......POMAK HALKININ SESİ
Uye olarak desteklerimizi sunalim.

Join the forum, it's quick and easy

GLASUVA NA POMAČİ ......POMAK HALKININ SESİ
Uye olarak desteklerimizi sunalim.
GLASUVA NA POMAČİ ......POMAK HALKININ SESİ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

HÜKÜMET-I MUVAKKATIYE ( Timras Cumhuriyeti)

Aşağa gitmek

HÜKÜMET-I MUVAKKATIYE ( Timras Cumhuriyeti) Empty HÜKÜMET-I MUVAKKATIYE ( Timras Cumhuriyeti)

Mesaj tarafından pomaklar.com Çarş. Haz. 18, 2008 4:32 pm

HÜKÜMET-I MUVAKKATIYE

Rus Ordu Birliklerinden, General Çernozubov'un tugayi, 1878 yilinin Ocak ayinda, kenara - köseye birtakim zayif karakollar birakarak; Filibe, Kusogullari, Karatarla, Kircali, Mestanli hattindan Gümülcineye kadar inmesi; burada ahali tarafindan, daglik arazinin hususiyetlerinden dolayi, pek fazla fark edilmemistir. Rus karakollarinin zayif olmalari ise, ahalinin çoluk-çocuktan ve ihtiyarlardan olusmasindandir. Erkekler devam eden muharebede, Osmanli Ordulari saflarinda çarpismaktadir. Ancak; Plevne, Sipka, Eskizagra bozgunluklarindan sonra, sag kalan burasinin erkekleri; aileleri için endiselenerek, isteyerek veya istemeyerek, yerlerine dönmeye baslamislardir...

Doksan Üç Harbiyle alâkali, Yesilköy Anlasmasinin imzalanacagi siralarda; Bati Bulgaristandan, Kuzeydogu Bulgaristandan, Sarki Rumeliden; Anadoluya hicret eden muhacirlerin yollari; Filibe, Hasköy ve Eskizagra ovalarinda zorla durdurulup, kesilir. Bu baskinlarda Bulgarslavi ve Rus cellâtlari kanli birliklerinden kurtulabilen muhacirler; Güneydogu Rodoplara gelerek siginirlar. Rodoplular; Gümülcine alçagi ahalisi ile dayanisma içinde; Kosukavak, Mestanli, Çorbacilar, Daridere, Kirli, Egridere, Kircali, Karatarla, Kusogullari, Stanimaka merkezleri ve köylerinde; Rus ve Bulgarslavi kanli baskinlarindan kurtulabilen Dobruca ve Deliorman muhacirini, bagirlarina basarlar. Iste o vakit, Rodoplara siginan zavallilar; köylerinde yasadiklari katliamlari, yollarda gördükleri katledilmis köyleri anlatirlar ve dagli Müslümanlarin yürekleri daglanir. Rodoplular sarsilirlar ve muhacirleri takip eden birlikleri, daglara sokmazlar.

Rodoplardan Dagli Bulgartürkleri; Yasikorudan beri Stanimakadan, Kircali, Dövlen, Pasmakli - Bati Trakyaya kadar, ayaklanirlar. Isyan eden Bulgartürkleri; Süleyman Pasa ve Osman Pasa ordulari kalintilarindan; silâh ve zabit temin etmisler, siralarini onlarla tamamlamislardir. Halki yalniz birakmayan Osmanli Bulgartürkü zabitleri, her gün büyüyen ayaklanmayi idare etmeye baslamislar ve onun siyasi esaslara oturmasini, saglamislardir. Kisa zamanda Istiklâl Harbine dönüsebilecek bu ayaklanma "Ya istiklâl ya ölüm!" diyebilecek kadar suurludur.

Rodop ihtilâli; kuzeyde Filibe bölgesini kapsayarak; Eskizagra, Tirnovo, Lofça yörelerine güneyde de bütün Bati Trakyaya kadar tesirini hissettirmektedir. Ihtilâl heyetleri, toplanip Bulgartürkleri ileri gelenlerinin rehberliginde bu genis bölgenin tabîi merkezi olan Filibe sehrine yakin Stanimakada, hükümet kurarlar ve bu hükümetin basina; Strelça, Batak, Yasikoru, Ahi Çelebi Müslümanlarinin fedaisi Pomaktürkü asilli kahraman Ahmet Aga Timirski getirilmistir. Karargâhlari da Kircali ve Kusogullari arasinda bulunan Karatarla köyü belirlenmistir.

Rodoplardan - ta Akdenize kadar sahayi kapsayarak, olusan Bulgartürkleri Hükümeti; 1878 yilinin Mayis ayinda Istanbulda elçilikleri bulunan, Batili devletlere bir muhtira göndermistir. Muhtira; yirmi bes-otuz kadar Bulgartürkü milletvekilinin, yüz kadar Merkezî Köy Meclisinin ve birçok köy muhtari imza ve mühürlerini tasimaktadir. Sunulan bu meshur olmasi gereken Muhtirada aynen su cümleler de yer almaktadirlar: "Silâha sarilmakta maksadimiz, kendi mal ve irzimizi korumaktan ibarettir", "Ruslar ve Bulgarlar girdikleri yerlerde sayisiz mezalim ve agza alinmayacak cinayetler islediler", "Ileri karakollarimiza silâhli bir kuvvetin yaklasmasini kabul edemeyiz", bir de: "Meriçin güneybati tarafindaki topraklardan Yeni Bulgaristana bir karis vermemenizi istirham ederiz. Çünkü idaremiz altinda bulunan dört milyon Müslüman, isitilmemis cinayetlerle ismini kirletmis olan ve her vakit düsmanimiz bulunacak bir hükümete boyun egmektense, yok olmayi tercih eder."...

Rus Ordusu çesitli yollarla; gerçek olan bu Bulgartürkü Hükümetinin mukavemetini kirmayi denemis, kiramayinca da, sonunda irkilmistir. Bu mukavemet kendilerine 1812'de Fransiz istilâsina karsi koyduklari tarz ve sartlari yakinen hatirlatmistir. Gerçekten, kendi istiklâlleri ugruna, kendi topraklarinda mücadele verenlerin önlerine hiç bir sekilde geçilemeyecegini iyi bildiklerinden ve kuvvetle meselenin hallinin mümkün olmayacagini anladiklarindan, çesitli yollar deneyerek Bulgartürkü Hükümetiyle irtibata girmislerdir. Bu temaslarda Bulgartürkleri hükümeti temsilciliklerine; Yesilköy Antlasmasini ve bulunduklari vaziyeti açiklayarak, Rus isgal güçlerinin, bölgeye girmelerini saglamaktan baska çareleri bulunmadigini, anlatmak istemislerdir. Fakat Bulgartürkleri, tarihlerinde eski zamanlarda yaptiklari gibi, onlara; Antlasmanin imzalandigi yeri göstermekle ve istedikleri zaman taarruz edebileceklerini söylemekle, tatmin olmuslardir...

Kurulan Bulgartürkü Hükümetine meram anlatamayacaklarini anlayan Rus Makamlari; Osmanli Devletine vararak, kendi imzalamis oldugu Antlasmanin gerekçelerini yerine getirmesini istemistir. Bunun üzerine Osmanli Devleti derhal Savunma Bakanliginin, üst kademelerinden bir heyet düzenleyerek, isgal kuvvetleri generalleri esliginde; onlari Sarkî Rumeliye, Bulgartürkü Hükümetiyle görüsmeye göndermistir. Rus Kuvvetleri Heyeti ve Osmanli Devleti mümessilleri; Bulgartürkü Hükümetince Stanimaka kasabasinda kabul edilmislerdir. Gelenlerin arzulari dinlenmis, Hükümetin cevabinin heyete bir gün sonra verilecegi, bildirilmistir. Kalan müddet içinde gelen heyete, Bulgartürkleri Hükümetinin hakimiyetinde bulundurdugu yerlerde dolasma izni verilmis, hattâ bu hususta onlara kolayliklar, saglanmistir. Ertesi gün karsilasma gerçeklestiginde, Rodop Bulgartürkleri Hükümeti; heyetin sartlarini yerine getiremeyecegini, Rus Kuvvetlerini de asla belirlenen topraklarina sokamayacagini, bildirmistir. Bununla birlikte kendilerini savunabilecek kadar güce ve cephaneye sahip olduklarini da söylemislerdir.

Rus Heyetinin, Stanimaka Görüsmelerinden edindigi intibalara göre, Bulgartürklerinin aralarinda, ileri gelenlerine kusursuz itaat; on binlerce muhaciri; susuz, erzaksiz, çatisiz birakmayacak kadar büyük nizam ve intizam mevcuttur. Bununla beraber; simdi Rodop-Trakya Bulgartürkleri öncülügünde, Güneydogu Bulgaristan tamamiyle silâhlanmakta ve vaziyetin sakinlesmesi beklenmemektedir. Bu gerçekleri heyette bulunan mütehassislar böyle tespit ederler. Simdi Akdenizden tutup Kocabalkana kadar müstakil bir Bulgartürkü Devleti kurulmak üzeredir...

Bulgartürkleri Hükümetinin faaliyetleri sonunda, Osmanli - Rus Harbi neticeleri ile alâkali yeni Milletlerarasi Berlin Kongresi düzenlenir. Berlinde; Osmanli Devletinin Ruslarla imzaladigi o adaletsiz Yesilköy Antlasmasi iptal edilerek, onun yerine, yeni anlasma kabul edilir. Berlin Antlasmasina göre; Güneydogu Bulgaristanda Bulgartürklerinin ezici çogunlugu dikkate alinarak "Sarki Rumeli Vilâyeti" adi ile; Osmanli Devletinin, siyasi ve askeri hakimiyeti altinda, ancak Osmanli tebaali Hristiyan vali tarafindan idare edilen bir eyalet kurulur. Berlin Antlasmasi ayrica; Nevrekop - Iskeçe - Edirneye kadar topraklari, Osmanli Devletinin elinde birakir.

Sarki Rumeli Vilâyetinde; azinlik bulunan Bulgarslavlari ve Bati Bulgaristandan getirilen kolonistler; ahalinin binde birini teskil etmelerine ragmen, Sofya Hükümetinin telkinleriyle, burasinin Bulgaristan; valiyi ise Sofyadaki gibi "Knyaz" (Prens) olarak kabul ettirmek istemektedirler. Bulgarslavlarinin bu istekleri, Berlin Antlasmasina tamamen zittir. Bunun için simdi Sarki Rumeli hudutlarinda kalan kahraman Güneydogu Rodoplari Kircali Bulgartürkleri, Berlin Kongresiyle fesih edilen Muvakkat Hükümetleri esnasinda kurmus olduklari düzenden vazgeçmezler. Onlar bir müddet seslenirler. Olanlari takibe alirlar...

Sofya Knyazligi Sarki Rumeli Eyaletine dogru uzanmaktadir. Sabik Hükümeti Muvakatiyeyi kuran Bulgartürkleri Hristiyan valinin ve eyalette Bulgarslavi azinliginin bölücü faaliyetlerini tespit ettiklerinde, 1880 yilinda tekrar silâhlara sarilirlar. Taburlar düzenlenir. Filibeden gönderilen eyalet memurlarini, hiçbir sekilde kabul etmezler. Bu vesileyle Sultana vaziyeti bir mazbatayla bildirdiler. Gönderilen mazbatada dikkatler ezcümle sunlar üzerine çekilir: "Kircali kazasi ahalisi umumen Islâm bulunduklari cihette, Filibede tesekkül eden Idare-i Bulgariyyeyi tanimayarak evrak-i resmiyye ve ilânatlarini reddetmekte"dir. Buna karsilik Filibe etrafinda bulunan Bulgarslavlarinin "Jimnastik Birlikleri" diye adlandirilan Basibozuk komita komandolari; Rodoplara girmeyi denerler. Sonra, onlar Hasköyden, Stanimakadan, Harmanlidan öte girmeye cesaret edemezler. Bunlar zavalli Bulgartürklerini kesmege alismis eskiyadir. Böyle eskiya olduklarindan, savasmayi göz önüne alip Kircali bölgesine giremezler.
pomaklar.com
pomaklar.com
Admin
Admin

Erkek
Mesaj Sayısı : 1529
Yaş : 51
Yaşadığınız Yer - Doğum yeri : Pomakistan
İşiniz : Yazar,araştırmacı),Siyaset
Ad Soyad & İme Prezime : Pomaklar.com
Tesekkur : 42
Puan : 1647
Kayıt tarihi : 27/05/07

Character sheet
Blog: test

http://pomaknews.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

HÜKÜMET-I MUVAKKATIYE ( Timras Cumhuriyeti) Empty Geri: HÜKÜMET-I MUVAKKATIYE ( Timras Cumhuriyeti)

Mesaj tarafından pomaklar.com Çarş. Haz. 18, 2008 4:32 pm

Sarki Rumeli Valisi Aleko Pasa, Sofya Hükümeti tarafindan "Knyaz" olarak, taninsa da Kircali bölgesi Bulgartürkleri için, o her zaman bir "Osmanli Valisi" kalir. Aleko Pasa bölücü Bulgarslavlari tarafindan "Knyaz" olarak, en çok pofpoflandigi siralarda Kircali kasabasina dogru, gönderilir. Bulgarslavi kanli eskiyalari, kendilerinin giremedikleri bu yere "knyazlarini" gönderirler. Aleko Pasanin maksadi genisleyen Bulgarslavi Devletinin hudutlarini çizmektir. Kircali bölgesine 1882 yili Agustos ayinin sonunda ziyaretlere çikan Sarkî Rumeli Valisi Aleksandir Bogoridi (Aleko Pasa); Kircalide ve yol boyundaki köylerde; beraberindeki heyet ve basin mensuplari önünde dahi, Bulgartürklerinden bir Osmanli valisine yapilan muameleyi görür ve resmen kendisine her yerde Osmanli valisi oldugu, hatirlatilir...

Günden güne gün geçtikçe; Filibe, Eskizagra, Yanbolu ovalarinda, arazinin elverisliliginden ve Osmanli Devletinin alâkasizligindan, Müslüman halka yapilan mezalim ve Hristiyanlarin bölücülük faaliyetleri hizla artmaktadir. Bunu sezen Doksanüç Hükümeti, kendi aralarindaki birlikten ilhamlanarak kendi hudutlarindan çikip, Sarkî Rumeliyi tekrar kurtarmak için faaliyete geçer. Filibe, Eskizagra, Sliven, Aytos, Karinabat, Burgas Müslümanlari ile Doksan Üç Hükümeti zamaninda oldugu gibi, siki sikiya baglanirlar. Bu vesile ile Doksanüç Hükümetinin; Hasköyü, Filibeyi isgal edecekleri, Osmanli Devletine duyurulur. Ancak Osmanli Devleti onlara; yerlerinde durmalarini ve hallerine sükretmelerini tavsiye eder... Bulgartürklerine, kendilerini müdafaa etme hakki bile taninmadigi, anlasilir...

Bulgartürkleri kendi topraklarina, kendi sanli hakanliklari zamanda hakimdiler. O zamanlar Bulgartürkleri ezelî hakanliklari hakimiyeti, Orta Tuna Havzasina kadar uzaniyordu. Bulgartürkleri Hakanliklari ikrar ettikleri dinleri itibariyla Osmanli Hakimiyetine girdikleri vakit; Osmanli onlarin ellerinden kendilerini müdafaa etme hakkini aldi. Silâh elde kendini müdafaa etmek isteyenlere; "Gayri siz kendinizi müdafaa etmeyeceksiniz, sizi Büyük Osmanli Devleti müdafaa edecek!" denildi. Bulgartürklerinin eski hakkaniyet düzeni bozuldu. Sanli Orhan ve Osman Gazilerden sonra; Osmanliya hep ihanet refakat etti. Bu sebepten; Ortatuna Havzasindaki, Balkanlardaki Bulgartürkleri, öldürülmeden yok edildiler de, ezelî dede topraklari, onlardan arindirildi?!...

Sarki Rumeli Eyaletinde toplanan Bulgarslavlari ise; geçen zamani teskilâtlanmak, idarî düzenini yaymak, milis kuvvetleri meydana getirmek, yeni Jimnastik Birlikleri kurarak, onlara talim yaptirmak, Bulgartürklerinin evlerini, mallarini sahiplenmek; Sofya, Pernik, Radomir, Vraca, Vidin yörelerinden, daha Bulgarslavlari getirerek, kovduklari Bulgartürklerinin topraklarini onlara dagitmak için, kullaniyorlardi. Bu sekilde buradaki Osmanli devlet düzeni; bütün anlasmalara, siyasi vaziyete, ayrica bütün demografi gerçeklere ragmen degistirildi ve Sofya Bulgaryasinin aynisi oldu. Acaba buna neden müsaade edildi?!

Osmanli Devletinin Sarki Rumelide bütün bu aleyhinde olanlara göz yummasindan ve burada bulunan Bulgartürklerine devamli olarak bas kaldirtmamasindan cesaretlenen Bulgarslavlari; simdi daha da ileri gittiler. Bulgarslavlari 1883 yilindan sonra, Sarki Rumeli Eyaletini; Sofya Hükümeti hudutlarina almak için, çesitli girisimlerde bulunmaya basladilar. Osmanli Devleti ise, bitmez tükenmez dertleriyle mesgul, Bulgaristanda olanlari görmezlikten geliyor, ayrica Bulgartürklerine kendi topraklarini da, hattâ kendilerini de savunma hakki tanimiyordu. Onlara "Susun!" diyordu "Davranmayin!" diyordu. Onlar da Padisah emrine uyuyorlardi...

Sarki Rumeli Eyaletinin, bütün yörelerine, Kircali bölgesi hariç; Sofya Knyazligi gayri uzanmisti. Kircali Bölgesi Bulgartürklerine de asla kimildamamalari için çok siki sultan emri vardi. Vaziyet Bulgarslavlari bölücülügü için, gayet elverisliydi. Bulgarslavlari toplanip hemen bu firsati degerlendirdiler. Beklendigi gibi 8 Eylül 1885 tarihinde Sofya Knyazligi; Sarkî Rumeli Vilâyetini, ilhak etti. Sarki Rumelinin ilhaki hiç kimseyi asla hiç sasirtmadi. Yalniz sasirtan Osmanli Devletinin bu teslimiyetçi tavrina, Bulgartürklerinin zavalliliklarina ragmen; yeni gasp edilen topraklarda, kitlevi katliamlarin baslatilmasiydi. Bulgarslavlari asla vakit kaybetmeden, kollari sivadilar ve; Pirdop, Filibe, Pestere, Tatarpazarcik, Eskizagra, Sliven yörelerinde Müslümanlari kesmeye basladilar...

Sarkî Rumeli Eyaletinin Bulgarslavi Eyaletince ilhak edilmesi; Berlin Antlasmasinin ihlâli oldugundan, Antlasmanin bagli oldugu Kongre Kararlarini imzalamis devletlerin, bu vaziyet karsisinda münasebet almalari gerekiyordu. Sanki almasalar ne olurdu? Bir sey degismezdi. Vaziyet yine ayni kalacakti. Buna Osmanli Devleti tavri, çoktan isaret etmisti. Yine de Osmanli Devleti meseleyi Büyük Devletlere bildirdi. Rusya, Bulgarslavi Devletiyle anlasmazligindan dolayi, onu Berlin Antlasmasi kararlarina uymamakla suçladi ve Eyaletten Rus zabitlerini çekti.

Büyük devletler, Bulgarslavi Devletinin sebep oldugu vaziyet üstüne Istanbulda toplandilar. Görüsmelerde Berlin Antlasmasi mucibince ve Osmanli Devletinin mevcut haklari dogrultusunda, Bulgarslavi askerlerinin Sarkî Rumeli Eyaletinden çekilmeleri ve oraya Osmanli Devleti tarafindan hemen yeni vali atanmasi, Sofya Knyazligina da bir takim müehideler uygulanmasi, tespit edildi. Alinan kararlar buradaki Müslümanlarin can ve mal güvenligi açisindan yeterli olmasalar da o zamanki vaziyeti ahvale göre, yine de tatmin ediciydiler. Sarki Rumelide Müslüman ahalinin kaderini belirleyecek olan bu karara, Ingilterenin karsi çikmasiyla, karar yürürlüge geçirilemedi. Bu siralarda Bulgarslavi Devletinin Ruslarla çekismelerinden faydalanabilecegini uman Ingiltere; Rusyanin yerine Bulgarslavi devletini güçlendirmeyi, düsünüyordu. Bu hususta Avrupa devletleri, meydani; Ingiltereye ve Rusyaya birakmislardi. Kararin çikmasini engellemeyen Ingiltere, simdi onun yürürlüge konulmasini engelledi.

Sarkî Rumelinin ilhakindan sonra Bulgarslavi Knyazligi gereken idarî, askerî; demografik ve ekonomik ve burada Bulgartürkleri aleyhine olan daha bir sürü siyasetini uygulamaya giristi. Neticede Bati Bulgaristan Bulgarslavlari; Sarkî Rumeline kitlevi olarak, göç ettirilmeye baslandilar. O siralarda; Doksanüç Harbinde Bulgartürklerini katletmekte gecikenler, Müslümanlari katletmeyi tutku haline getirenler; Bulgartürklerinin malini mülkünü yagmalamaya alisanlar ve bundan haz alanlar; Sarki Rumeli Eyaletine üsüstüler. Gelen Bulgarslavlari tarafindan; Bulgartürkleri evleri bölüsülüyorlar ve yagmalaniyorlardi. Bazilari "Sana çok geldi, bana az geldi!" diye birbirlerini öldürüyorlardi. Ne rezaletler oluyordu....

Kitlevi terör neticesi göç kervanlari Doksanüç Harbi yillarinda oldugu gibi yine arttilar. Sarki Rumeliden göç akinlari, Kuzeydogu Bulgaristandan gelen göç teknesine karistilar ve Tuna nehri gibi bir göç seli yuvarlandi akti Anadoluya... Yok yerine oraya Anadolu dememisler! Yani ana gönlü; dolar dolar dolmaz!... Ya ihanet onu bir bosaltirsa?! O zaman Hristiyan Aleminin, Siyonist Dünyanin ve Rusyanin tasarladiklari gibi yok ediliriz, kalanlarimiz; Slavdan, Yunandan, Ermeniden paylasilir. Binlerce yil evvel; kayasini, suyunu, agacini, hayvanini ve onlar gibi bizi de Ortatuna Havzasina, Balkanlara, Anadoluya, Kuzey Karadeniz Havzasina yerlestirmis Yaratan, acaba olan bu adaletsizlige dayanabilir mi?! Pek tabîi ki dayanamaz ve ibret dersi gecikmeyecektir. Insallah çok geç olmaz...

Bulgarslavi Devleti, Sarkî Rumeli Eyaletinde Osmanlinin karakol binalarina kendi polislerini, kislalarina kendi askerlerini getirip yerlestirdi. Bulgartürklerinin yerlesim merkezlerinde yeni karakollar, kislalar tesis etti. Ancak Doksan üç Hükümetinin membai sanli Güneydogu Rodoplara uzanmaya bir türlü cesaret edemiyordu, hattâ oradan gelebilecek olasi tehlikeyi önleyebilmek için; Hasköy, Harmanli hattina ve Osmanli Devlet hududuna asker yigdi...

Bulgarslavi Devletinin bu kadar genislemesini, basta Sirbistan olmak üzere; komsulari, kiskançliktan, fesatliktan kaynaklanan bir kaygiyla, hirsla karsiladilar. Onlara göre, meydana gelen yeni gerçekleri kabul etmeleri için; bir damla kan dökmeden, kelepire alinan bu yagli parçadan, kendilerine hemen pay verilmesi, gerekiyordu. Ancak Bulgarslavi Devletinin böyle bir niyeti yoktu. Sirbistan ise, Bulgarslavi devleti kurulur kurulmaz, ondan toprak talep etmeye baslamisti. Sirbistan, Bulgarslavi Devletine verilen bazi yörelerin Sirp ahaliyle meskûn oldugunu ileri sürerek, bu topraklar üzerinde hak iddia ediyordu. Ve Sirbistan; Sarki Rumeli Eyaletinin ilhakindan hemen sonra Bulgarslavi Devletinin iddiali topraklari verecek kadar genisledigini düsünerek, iddiali topraklarin kendisine verilmesi için, Bulgarslavi Devletine, basvurdu.

Bulgaristan; Sirp Devletinin isteklerine menfi cevap verince, Sirp Devleti Avrupa devletlerinin destegini de alarak, Bulgarslavi Devletine hemen saldirdi. Bulgarslavi - Sirp Muharebesi 2 Kasim 1885 tarihinde basladi. Vaziyeti heyecanla degerlendiren Sirplar, muharebeye elbet de hazirliksizdilar. Osmanli Devletiyle harbe hazir olan; Sirplari dikkate ve Ingiltereyi arkasina alan Bulgarslavi Devleti ise, bu müdahaleyi zaten bekliyordu. Bütün bu dediklerim; bütün dünyanin inandigi bir yalandir. Aslinda Bulgarslavi Devleti; Osmanli Devletinin düsturunu aldi. Buna göre Kuzeydogu Bulgaristanda Bulgartürkleri seferber edildiler. Osmanli askeri yola çikti. Bulgarslavi Knyazligi, Sirplarla muharebeyi kazanma gücünü buradan aldi. Ancak bu gerçek hep gizlendi. Oysa "Birlikten Güç Dogar" gerçegini ispatlamak için arastirilmasi gereken bir gerçektir...

Görünürde; Bulgarslavi Devleti; hem Bati Cephesinde Sirplara hem Dogu Cephesinde Osmanliya karsi muzaffer vaziyetteydi. Simdi büyüyen Bulgarslavi Devletinin arkasinda güçlü sinsi Ingiltere vardi. Panmoskovist Rusya ise onu küsmüsçesine destekliyordu. Avrupa da Balkanlardan Müslüman Bulgartüklerinin, onlara göre "Türklerin" temizlenmelerinden, memnun idi...

Sarki Rumeli Vilâyetinin Bulgarslavlari tarafindan, arsiz ilhakiyla alâkali görüsmeler, Ingilterenin teklifi üzerine, yenilendiler. Büyük Devletler tekrar Istanbulda toplandilar. Pek tabîi ki Ingiltere ne yaptigini biliyordu. Plânlarina göre Sarki Rumelinin, Bulgarslavi Devleti tarafindan ilhakiyla alâkali alinan karar hatirlanmayacakti bile.

Öyle de oldu. Büyük Devletler 24 Nisan 1886 tarihinde Tophane Sarayinda imzaladiklari kararla, Sarki Rumelideki zavalli Bulgartürklerinin hakimiyetlerini, kanli Bulgarslavlarina biraktilar. Teslimiyetçi Tophane Kararlarinin Ikinci Maddesinde harfiyen: "Bulgaristanla birlesecek olan Sarkî Rumeli Eyaletinden RODOPLARDAN KIRCALI VE RODOP MÜSLÜMANLARI imparatorlugun hakimiyetine geçeceklerdir" denmesi, buradaki Bulgartürklerinin vaziyetlerini degistirmiyordu. Onlar o siralari o seraitte o vaziyeti ahvalde; hem Sarki Rumeli Eyaleti dahil Doksanüç Hükümeti Hakimiyetini kurabilecek güçteydiler. Ve onlar en önemlisi, harbe hazirdilar. Öyle ki Kararin Ikinci Maddesi onlara reverans idi ve maksadi onlari yatistirmak idi. Ne yazik ki bu reveransin kabul edilip edilmemesi Osmanli Devletinin elindeydi!..

Sarki Rumeli Eyaletinin, Bulgarslavi Devleti tarafindan hunharca ilhak edilmesi, hiç bir sekilde burasinin Bulgartürklerinin suçu oldugu anlamina gelmemektedir. Son ana kadar Harbiye Naziri olan meshur Osman Pasaya, Edirne Garnizon Komutani Sarhos diye anilan Pasaya ve Babi aliye ragmen, Sarkî Rumeliyle alâkali tarihî 1886 kararina; Doksanüç Hükümeti; Ingiltere, Avrupa ve Rusya tarafindan tehdit sayilmistir. Benim "Doksanüç Hükümeti" dedigim Rodop Türkleri; o anda onlara "Davranin!" diyecek birileri çiksaydi, bütün Bulgarslavi Devleti altüst edilebilirdi...

Tarih yine de, her zaman Sarki Rumeli Bulgartürklerini, hayretle giptayla hatirlayacaktir: "Netice olarak Rodop Türklerinin haklarini tam korumamakla beraber, Berlin Kongresi Yesilköy Antlasmasinin agir hükümleriyle mukayese edilmeyecek kadar iyiydi. 'Trakyada Milli Mücadele' kitabinin yazari, Rahmetli Tevfik Biyikoglunun da bu konuda su görüsüne katilmamak mümkün degildir: 'Berlin Kongresi ve Antlasmasi Osmanli Devletinin hayatini yarim asir kadar (1878-1918) uzatmistir'". Abdürrahim Dede bu mevzuda "Balkanlardaki Türk Istiklâl Hareketleri" adli kitabinda, Rodop Bulgartürklerinin ayaklanip HÜKÜMET kurmalarini anlattiktan sonra su gerçegi de vurgulamaktadir: "Rumelide Rodop ihtilâli yapilmayip, Yesilköy Antlasmasi kaldirilmasa idi, Osmanli Imparatorlugunun ve belki de bugünkü Türkiyenin kaderi ne olurdu?". Ne olacak, bittiler diye, tükendiler diye, duasi okunurdu...

Sarkî Rumeli Eyaletinin Bulgarslavi Devletince ilhakindan sonra Rodoplu Bulgartürklerinin Osmanli Hakimiyetinde kalmalari, asla onlarin mücadelelerinin karsiligi olamazdi. Çünkü onlar zaten sahip olduklari hürriyetleri için degil, onlarin yasadiklari yerlere düsman ayagi basmamisti ve basamazdi; onlar simdi Filibe, Hasköy, Eskizagra, Sliven, Burgas, Karinabat, Aytos, Yanbolu bölgelerindeki Bulgartürklerinin hakimiyetleri için mücadele vermislerdi. Simdi Filibe, Eskizagra, Sliven, Burgas, Karinabat, Aytos ve Yanbolu bölgelerindeki bu Bulgartürklerini; Osmanli Devleti, Büyük ve Küçük Devletler, bütün dünya unutmustu. Olanlar büyük adaletsizlik idi...

Bulgarslavi Meclisinde ise muhalefet; Rodop Bulgartürkleri yerlerinin, Osmanli hakimiyetine birakildigi için, iktidari suçluyordu. Hükümetin basi Petko Karavelov da bu asilsiz suçlamalari, su sekilde cevaplandiriyordu: "Siz sahini kovalayin. Ben ise tavugu ellerimde tutuyorum! Efendiler, birlesmeyi aldik! Size bugün burada yalniz esnekligimiz sayesinde celse yapabildigimizi söyleyebilirim" (Dnevnitsi na IV Obiknoveno Narodno Sibranie. 1886. s: 40-48). Bulgarslavi Basbakani hakliydi. O; "sahin" benzetmesini ise, Rodop Bulgartürkleri hakkinda, kullaniyordu...

Bulgarslavi Hükümeti; ne kazandigini ne kaybettigini, elbet de gayet iyi biliyordu. Ayni zamanda Bulgartürklerine yapilan bu adaletsizligin; milletlerarasi hukuka, yapilan antlasmalara, aykiri kalacaginin elbet de suurunda idi. Bu sebepten onlar, yapilan adaletsizlige, nesiller aglatacak haksizliga, kanunî bir görünüm vermek için, bir sirasini beklediler. Sirasi; Ikinci Mesrutiyetin kabul edilmesiyle geldi.

Ikinci Mesrutiyetin ilâniyla Osmanli Devleti; 1908 yilinin Temmuz ayinin son haftasinda meydanlarda; Bulgarslavlari, Yunanlar, Makedonlar, Ermeniler, daha bilmem neler; "Hürriyet, Müsavat" diye bagristilar. Yesil sarikli hocalara sarilip öpüsen kara kara kanli papazlarin; Bulgarslavlarina, Müslüman öldürmenin çok sevap oldugunu telkin ederek, Bulgartürkü katliamlari düzenlettikleri, unutuldu. Osmanli Devleti; zeytin dallari ve güllerle koca bir treni süsletti. Trenin önüne ve ardina, hem de dört bir yanina "Yasasin Bulgaristan!" ve "Yasasin Türkiye!" diye yazdirtti. Trene bindirttigi memurlarini da "Yasasin Bulgaristan!" ve "Yasasin Türkiye!" diye bagirtti. Bulgarslavi Devleti; Sarki Rumeliyle alâkali bekledikleri zamanin geldigini anladi.

Ve simdi: "Osmanli Imparatorlugu Tarihinde Mesrutiyet Inkilâbi adiyla bilinen tarihsel olaydan sonra 1909 yilinda imzalanan Türk - Bulgar Antlasmasiyla, OSMANLI DEVLETI YÜZ MILYON MARK KARSILIGINDA RUMELI-I SARKI VILÂYETI HAKLARINDAN VAZGEÇTI". (Erendil M., Tarihte Türk - Bulgar Iliskileri. Ankara 1967. S: 77) .

Ancak bugüne bu gün bile, Sarkî Rumelinin Bulgarslavi Devleti tarafindan ilhak edilmesi; Milletlerarasi Hukuk anlayislarina tamamiyla karsidir. Yalniz birinin kalkip Bulgarslavi Devletine "Sizin bu ilhakinizi kim onayladi?"; hattâ "Sizin Devlet olusunuzu kim onayladi?" hattâ ve hattâ "Kimin mali kime satilmis?" diye, kürsüye vurup bir sormasi, gerekmektedir... Sakin bu topraklar için kan döktüklerini söylemesinler...

Paraya gelince o 100 milyon marki ben geri çevirmeye hazirim...

http://www.karacakilavuz.info/tarihimiz/1877_81.htm
pomaklar.com
pomaklar.com
Admin
Admin

Erkek
Mesaj Sayısı : 1529
Yaş : 51
Yaşadığınız Yer - Doğum yeri : Pomakistan
İşiniz : Yazar,araştırmacı),Siyaset
Ad Soyad & İme Prezime : Pomaklar.com
Tesekkur : 42
Puan : 1647
Kayıt tarihi : 27/05/07

Character sheet
Blog: test

http://pomaknews.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz